Tarihi Mekanlar Kişisel Ansiklopedi Erol ŞAŞMAZ
  İZMİRİN LEVANTEN EVLERİ
  İZMİRİN ÖZEL MEKANLARI
  İZMİRİN ÖREN YERLERİ
  İZMİRİN MÜZELERİ
  İZMİRİN ENDÜSTRİ MİRASI
  İZMİRİN İLÇELERİ
  İZMİRİN CAMİLERİ
  İZMİRİN KİLİSELERİ
  İZMİRİN ANITLARI
  İZMİRİN ŞEHİTLİKLERİ
  İZMİRİN HANLARI
      MERKEZ HANLARI
      BORNOVA HANLARI
      KINIK HANLARI
      KEMALPAŞA HANLARI
      ALİAĞA HANLARI
      BERGAMA HANLARI
      MENEMEN HANLARI
      TİRE HANLARI
  İZMİRİN HAMAMLARI
  İZMİRİN KAPLICALARI
  İZMİRİN ÇEŞMELERİ
  İZMİRİN SU KEMERLERİ
  İZMİRİN KÖPRÜLERİ
  İZMİRİN KALELERİ
  İZMİRİN SAAT KULELERİ
  İZMİRİN TÜRBELERİ
  İZMİRİN MEDRESELERİ
  İZMİRİN KERVANSARAYI
  TARİH VE KÜLTÜR TURİZMİ

Mail listemize abone
olun, güncel
yayınlarımızdan
haberdar olun!

Bunun için,
Lütfen mail adresinizi girin.
  Ana Sayfa   |  İletişim   
Bedesten - ( Tire )

İzmir ili, Tire ilçesi ,Yeni Mahalle, Gazazhane Caddesi üzerinde bulunan Bedesten, tarihi Bizans çarşısından kalan önemli bir mirastır.
Tire emiri Süleyman Şah tarafından İbni Melek Medresesine vakfedilmiştir.

Bizans ve Beylikler döneminin bu ünlü çarşısı, daha çok ipek tüccarları tarafından çalıştırılmış ve bu nedenle bulunduğu kesim Kazazlar Çarşısı olarak ünlenmiştir.
Sekiz kubbeli örtüsü, kiremitle kaplıdır. Dört yönden giriş kapısına sahip olan yapının kuzey ve güney cephelerinde 12 şer dükkan, doğu ve batı cephelerinde 4 er dükkan bulunmaktadır.

Kaynak :ipek yolu üzerinde tire web sitesi


YENİ BULGULAR IŞIĞINDA TİRE BEDESTENİ (ŞAKİR ÇAKMAK)

Tire’nin erken Osmanlı dönemine ait en görkemli ticari yapılarından biri olan bedesten, kentin güneyinde, Yukarı Çarşı olarak adlandırılan bölgede yer almaktadır.

Doğudan Uzunçarşı, kuzeyden Gazazhane Sokak, güneyden Bedesten Caddesi, batıdan ise Bedesten Geçidi ile çevrilidir. Yapının duvarları yöreye özgü kabayonu taş ve moloz taş,kubbe ve kemerleri ise tuğla malzeme ile inşa edilmiştir.

Tire’de 15. yüzyıl başlarında Firişte/Ferişteoğlu (İbn Melek) Vakfı’nca inşa ettirildiği anlaşılan bedesten, özgünde kare kesitli üç ayakla taşınan, kubbeyle örtülü eş büyüklükte sekiz birimden oluşan bir ana yapı, ana yapıyı dört yönden çevreleyen dışarıya açılan otuz üç dükkân ve güney ve doğuda sadece içeriyle bağlantılı on dört depo hücresinden oluşmaktaydı. Güney cephesinde kalan kemer izlerinden, yapının güneyinde bulunduğu anlaşılan ancak günümüze ulaşamayan arastayla da bağlantılı olduğu söylenebilmektedir. Ancak bu bölgede yapılan kazı çalışmaları sonucunda herhangi bir veriye ulaşılamadığından arastayla ilgili bir yorum yapmak mümkün olamamaktadır.

Yapının güney, kuzey ve batı cephelerindeki dükkânlar geç döneme özgü atkı taşı ve kepenk gibi ekler dışında genel mimari kurgusunu korumuş, doğudaki dükkânlar ise Uzunçarşı’ya doğru uzatılarak bozulmuşlardır. Yapının köşelerinde yer alan dükkânların iki cepheli olarak inşaedildikleri de kesinlik kazanmıştır.
Çalışmalar sonucunda elde edilen bulgular, bedesteni örten kubbelerin Evliya Çelebi’nin de belirttiği gibi özgünde kurşunla kaplı olduğunu, sonraki bir dönemde olasılıkla ekonomik nedenlerle kiremit kaplamaya geçildiğini göstermektedir. Bu uygulama sırasında kiremit kaplamaya altlık oluşturabilmek için, özgünde sadece onikigen kasnaklara sahip olan kubbelere, dairesel formlu kasnakların eklendiği anlaşılmıştır. Eklenen kasnaklar, yapıya ışık sağlayan aydınlatma deliklerinin bir kısmının iptal edilmesine neden olmuştur.

Ana mekânı örten kubbeler arasında ortaya çıkan ve kiremit kaplama nedeniyle daha önceden görme imkânı bulunamayan tonozla örtülü dehliz uygulaması, yapıya ilişkin elde ettiğimiz en önemli bulgulardandır. Kubbelerin hayli anıtsal olması, aralarında kalan boşluğun genişliği ve derinliği, bu kesimlerin doldurulması yerine bir tonozla örtülerek yapının ciddi bir yükten kurtulması sağlanmış, yalıtım açısından da çok sağlıklı bir çözüm üretilmiştir.


Plan şeması açısından Osmanlı bedestenlerinin klasik kurgusunu hatırlatan yapı, ortada kare kesitli üç ayakla, yanlarda duvarlarla taşınan kubbeyle örtülü sekiz birimli bir ana mekâna sahiptir . Ana mekânı dört yönden dışarıya açılan otuz üç dükkân çevrelemektedir. Ayrıca mekânın güney ve doğusunda sadece içeriyle bağlantılı on dört depo hücresine yer verilmiştir. Kuzey, güney ve batıdaki dükkânlar geç döneme özgü atkı taşı, kepenk vb. bazı ekler dışında kurgusunu korumuşken, doğudaki dükkânlar Uzunçarşı’ya doğru uzatılarak kısmen bozulmuşlardır. Ana mekân ve dükkânların kubbe ve tonozları kiremit kaplıdır.

Giriş eyvanları dört cephede de beşik tonozlu birimler şeklinde düzenlenmiştir. Kuzey ve batı eyvanları tek birimli, doğu ) ve güney eyvanları ise depo hücrelerinin yarattığı derinlik nedeniyle iki birimli olarak tasarlanmıştır. Doğu eyvanında öndeki birim doğu-batı, arkadaki birim kuzey-güney yönlü birer beşik tonozla örtülmüş, birimleri ayıran kemer de penetrasyona tabi tutularak yükseltilmiştir. Güneyde ise depo hücrelerinin arasında kalan hacim eyvana dahil edilmemiş; bir geçiş mekânı olarak değerlendirilmiştir.

Mekânın üzeri iki yandan beşik tonozlarla genişletilmiş bir kubbeyle örtülüdür. Yapının çatısına, güney eyvanının kuzeydoğu köşesinde yer alan, duvar içine yerleştirilmiş merdivenle çıkılmaktadır.

Dikdörtgen planlı ana mekâna, eyvan dip duvarları üzerine yerleştirilmiş, sivri kemerli birer açıklıktan girilmektedir. Kare kesitli üç ayakla sekiz birime ayrılmış olan mekânı örten kubbelerin geçişleri pandantiflerle sağlanmıştır . Kubbeler, dıştan iki kademeli kasnaklarla çevrelenmiştir. Kasnakların alt kademeleri onikigen, üst kademeleri dairesel formludur. Kubbe eteklerinde dairesel formlu aydınlatma delikleri vardır.

Tarihlendirme

Bedestenin inşa kitabesi yoktur. Araştırmacılar, 15. Yüzyıl sonlarından 16. yüzyıla kadar uzanan farklı tarihler önermişlerdir. F. Tokluoğlu, çeşitli yayınlarında yapının İbn-i Melek Vakfı’na, yani Aydınoğulları dönemine ait olduğunu ileri sürmektedir. Aydınoğulları döneminde Tire’de yaşayan Firişte/Ferişte oğlu Abdüllatif (İbn Melek), dönemin ünlü fıkıh ve hadis bilginlerindendir.

Ölüm tarihi tartışmalı olmakla birlikte, son yıllarda yapılan çalışmalarda, Tire Necip Paşa Kütüphanesi’ndeki Şerḥu Menāri’l-Envār adlı eserini H.821/M.1418 yılında kaleme aldığı dikkate alınarak, bu tarihten sonra vefat ettiği kabul edilmektedir.

Bedestenin kentsel konumu, mimari özellikleri, İbn Melek Vakfı’na ait oluşu ve İbn Melek’in ölüm tarihi dikkate alındığında, henüz hayatta olduğu 15. yüzyıl başlarına tarihlendirilmesi mümkün görünmektedir.

KAYNAK: YENİ BULGULAR IŞIĞINDA TİRE BEDESTENİ (ŞAKİR ÇAKMAK)
Bedesten - ( Tire ) Fotoğraf Galerisi