Ali Reis’in kızı olan Tayyibe Hatun, Tilkilik’teki Hatuniye Camii bâniyesidir. Tayyibe Hatun’un, Başdurak Camii’ni yaptıran elHac Hüseyin Efendi’nin eşi olduğuna dair söylenceler bulunmakla birlikte bu hususta herhangi bir kaynak mevcut değildir.
Bilakis Kemeraltı Medresesi’ni yaptıran Ahmed Ağa’nın 1671 yılına ait vakfiyesinde, babasının ismi Yusuf Çavuş kaydedilmiştir. Ahmed Ağa burada Hatuniye Camii’ni yaptıranın da bizzat annesi Tayyibe Hatun olduğunu sarih bir şekilde ifade etmesi dolayısıyla Tayyibe Hatun’un eşi Hacı Hüseyin Efendi değil Hacı Ahmed Ağa’nın babası Hacı Yusuf Çavuş olmalıdır.
Nitekim 1654 yılında el-Hac Hasan Ağa’nın vakfiyesinin tescil edildiği mecliste hazır bulunan Ahmed Ağa’nın ismi “el-Hac Ahmed Ağa b.el-Hac Yusuf Çavuş” şeklinde kaydedilmiştir. Aynı mecliste hazır bulunan biraderi de “fahrü’l-müderrisini’l-kirâm Mustafa Efendi b. merhûm Yusuf Çavuş” şeklinde kayıtlıdır. Bu itibarla Yusuf Çavuş’un on yedinci yüzyıl ortalarından önce vefat ettiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan söz konusu aile on yedi ve on sekizinci yüzyıl kaynaklarında Çavuşzâde ismiyle bilindiği gibi Başdurak Camii’ni inşa eden elHac Hüseyin Efendi’nin ailesi de yukarıda ifade edildiği üzere Şeyhzâde ismiyle bilinmiştir.
Birçok müderris yetiştiren her iki aile diğer eserlerin yanı sıra hem cami hem de medreseler inşa ederek uzun bir dönem İzmir’in ilim ve kültür hayatının şekillenmesine etki etmişlerdir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan 1972 tarihli eski eser fişlerinde Hatuniye Camii’nin 1056 (1649) yılında yaptırıldığı belirtilmektedir.
Ancak vakfiyesine ulaşamadığımız caminin en geç on yedinci yüzyıl ortalarında yapılmış olması lazım geldiği başka kaynaklardan da teyit edilebilmektedir. Zira Ahmed Ağa’nın 1671 yılına ait vakfiyesinden Hatuniye Camii’nin, vakfiye tarihinden önce mevcut olduğunu öğrenmekteyiz.
Camiyi inşa eden Tayyibe Hatun’un burada talebe hücreleri yaptırdığına dair kayıtlar yine oğlu Ahmed Ağa’nın vakfiyesinde görülmektedir.
Kaynaklarda Tayyibe Hatun Medresesi olarak yer alan medresenin yeri de Hatuniye Camii avlusudur. Bu dönemde caminin yanında inşa edilmiş olan hücrelerde on talebe kalmaktaydı. Bu talebeler, Tayyibe Hanım’ın ruhuna hediye edilmek üzere sabah ve ikindi namazlarından sonra okudukları Kur’an için vakıf gelirinden yevmî on ikişer akçe almaktaydı.
Medresenin her bir hücresinde, diğer medreselerde olduğu üzere, en fazla iki talebenin kaldığı düşülürse burada en az beş talebe hücresinin olduğunu söylemek mümkündür.
Hatuniye Camii avlusunda yer alan hücrelerdeki talebelerin eğitimi için müderris tayin edildiğine sarih şekilde ilk olarak Tayyibe Hatun torunu ve Ahmed Ağa kızı, Hace Mukaddes Hatun vakfiyesinde rastlanmaktadır. 20 Şevval 1139 (10 Haziran 1727) tarihli bu vakfiyeye göre Mukaddes Hatun, Kasap Hızır Mahallesi sakinlerinden olup Hatuniye Camii’nin avlu kapısı üzerine bir medrese, kapının sağ tarafına da bir sebilhâne inşa etti. Hatuniye Mahallesi’nde bulunan handaki on oda ile han kapısı etrafındaki sekiz dükkânın gelirini bu medreseye vakfetti. Vefatına kadar vakfın tevliyetini elinde tutan Mukaddes Hatun, kendisinden sonra bu görevi eşi olduğunu tahmin ettiğimiz İmamzâde Abdullah Ağa b. Mahmud Efendi ve onun evladına bıraktı.
Hatuniye Medresesi’nin adı, sonraki yıllarda kurulan yeni vakıflarda yer almaya devam etti. Bu mahalleden Mehmed Efendi b. Mehmed Arif Efendi’nin 9 Rebiülevvel 1175 (8 Ekim 1761) tarihli evladiye vakfiyesinde, evlad neslinin inkırazı halinde vakıf gelirinin bir kısmı Hatuniye Medresesi talebelerine bırakılmıştır.
Vakfiyede “Hatuniye Camii-i şerifinin havlusunda mebni talebe-i ulûm fukarası sâkin oldukları dokuz bâb hücerattan her bir hücreye be-her şehriye altmışar akçe” verilmesini öngören kayıt aynı zamanda Mukaddes Hatun’un inşa ettirdikleriyle beraber medresenin dokuz talebe odasına ulaşmış olduğuna işaret etmektedir. Keza Çelebîzâde el-Hâc Müderris Mustafa b. Seyyid el-Hâc Mehmed Efendi’nin 10 Receb 1216 (16 Kasım 1801) tarihli vakfiyesinde “Hatuniye Cami-i şerîfinin havlusunda vâki dokuz aded hücerâtında talebe-i ulûma beher mâh onar paradan ceman doksan para” verilmesi, camide yaz ayları bir aded toğar vaz olunub üç ay boyunca suyu soğutmak üzere beher akşam beşer akçeden kar satın alınması ve üç ayda beş kuruş sâki ücreti verilmesi yer almaktadır.
On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında Hatuniye Camii avlusundaki medresenin müderrisi Ali Efendi b. el-Hac Halil’in vefatı üzerine İsmail Efendi için berat tevcih edildi.
KAYNAK: OSMANLI DÖNEMİ İZMİR MEDRESE VE KÜTÜPHANELERİ ( Yasin TAŞ )
Hatuniye Medresesi -(Konak Merkez) Fotoğraf Galerisi