|
|
|
| DUYURULAR |  |
|
|
|
|
|
|
|
|
Derviş Ağa (Pazaryeri) Darülkurra Medresesi–(Konak Merkez)
Pazaryeri Mahallesi’nde bulunan medrese, “Derviş Ağa Darülkurrası”, “Derviş Mehmed Ağa Medresesi” veya “Derviş Mehmed Ağa Darülkurra Medresesi” şeklinde kayıtlıdır. Bânisi aslen Birgi Kazası’ndan olup Hatuniye Mahallesi’nde sakin el Hac Ali Serdar’ın oğlu el-Hac Derviş Ağa’dır.
Bazı kayıtlarda bâni ismi el-Hac Derviş Mehmed Bey şeklinde de kayıtlıdır. On yedinci yüzyılın sonlarında İzmir ve çevresindeki adalarda kaptan-ı derya görevinde bulunmuş olan Dervişzâde Mehmed Paşa’nın babasıdır.
Konak’taki Yalı Camii bâniyesi Ayşe Hanım’ın baba tarafından dedesidir.
İzmir ayanlarından olan Derviş Ağa, Selanik emval muhassıllığı görevinde iken vefat etmiştir. Varislerinin 1670 yılı Eylül ve Aralık aylarında, murislerinin alacakları için açtıkları dava kayıtları, kısa zaman önce vefat ettiğine işaret etmektedir.
Nitekim Yusuf Çavuşzâde Ahmed Ağa’nın Kemeraltı Cami ve medresesini tescil ettirdiği 1671 yılı Kasım ayında düzenlenen vakfiyenin şuhudü’l-hal kısmında ismi mevzu bahis edilen Derviş Ağa, merhum olarak kaydedilmiştir.
El-Hac Derviş Ağa 1664 yılında Birgi Kazası’nda bir cami ve bir darülhadis medresesi inşa ettirdi. Yakın zamanda restore edilen ve Çukur medrese adıyla da bilinen Birgi’deki darülhadisin kitâbesi ;
“Yaptı bu dârıhadisi hazret-i Allah içün sâhibü’l-hayrât olan Derviş Ağa dediler, târih-i binâ ve vakfını bilmek içün bin altmış sekizde tamâm oldu binâ”
şeklindedir.
Cami ve medrese için vakfiyede çok sayıda zeytin bağçesinin vakfedildiği kayıtlıdır. Vakfın tevliyetine, evladı neslinin kesilmesi halinde darülhadis şeyhinin mütevelli olmasını isteyen Derviş Ağa; caminin hatiplik, imamlık, müezzinlik, devirhânlık, cüzhânlık, ferrâşlık, katiplik gibi vazifelerine görevliler atadı. Fakat darülhadis için herhangi bir muhaddis veya müderris tayin edilmediği gibi medresedeki talebe hücreleri ve iaşeleri için tahsisat ayrıldığı da vakfiyede mevcut değildir.
Birgi’deki vakıf eserler için hazırlanmış olan 9 Şevval 1074 (5Mayıs 1664) tarihli vakfiye elimizde olmasına mukabil İzmir’de yaptırılan Darülkurra Medresesi’nin vakfiyesi şimdilik mevcut değildir. Fakat mevcut vakfiyede, darülkurradan hiçbir şekilde bahsedilmediğine bakılırsa buranın, Birgi’deki darülhadisten sonra inşa edildiğini ileri sürmek mümkündür. On sekizinci yüzyıla ait kayıtlarda Pazaryeri’ndeki darülkurra medresesi müderrislik cihetine tahsis edilen maaşın, Birgi’deki vakıftan karşılandığı yer almaktadır. Bu husus darülhadisin, darülkurradan önce inşa edildiği hususundaki kanaati desteklemektedir. Derviş Ağa’nın vefat yılı da dikkate alındığında İzmir’deki Darülkurra Medresesi’ni Birgi’deki medrese ile aynı dönemde veya kısa zaman sonra yaptırdığını söylemek yanlış olmasa gerektir.
Evliya Çelebî, 1671 yılında İzmir’e uğradığında Yukarı Pazar yerinde el-Hac İbrahim Camii kürbünde bir darrülkurra medresesi olduğunu belirtir. Buradaki Hacı İbrahim Camii, Ali Reis Mahallesi’nden Hacı İbrahim b. Mehmed kızı Hatice Hanım’ın 8 Şaban 1308 (19 Mart 1891) tarihli vakfiyesine nazaran sonradan Pazaryeri Camii de denilen Hanbey Camii olmalıdır.
Nitekim cami müezzinine bir menzil vakfeden Hatice Hanım, aynı camiyi “Pazaryeri Mahallesi’nde vâki Hanbey Cami-i şerîfi denmekle meşhûr Hacı İbrahim Efendi Camii” şeklinde tanımlamıştır.
Evliya Çelebî’nin anlatımı ve Hatice Hanım’ın cami bânisine dair olan bu ifadesi, Pazaryeri Mahallesi’ndeki Darülkurra Medresesi’nin Hanbey veya diğer ismiyle Pazaryeri Camii yakınında bulunduğu na işaret etmektedir. Diğer taraftan Derviş Ağa ile aynı dönemde yaşamış olan Hüdâyi halifelerinden Şeyh Mustafa Efendi, Evasıt-ı Safer 1055 (Nisan 1645) tarihinde tescil ettirdiği vakfiyesinde, Hatuniye Mahallesi’nde vakfettiği mülkünün yanında “Derviş Çelebî b. el-Hac Ali” menzili bulunduğunu belirtir. Söz konusu menzil sahibinin sonraki yıllarda darülkurrayı inşa ettiren Derviş Ağa olduğu kabul edilirse onun medreseyi evi yakınlarında yaptırdığını söylemek mümkün olur.
Hanbey Camii’ne, bulunduğu mahalleden dolayı Pazaryeri Camii denilmiştir. On yedi ve on sekizinci yüzyıllarda aynı mahallede tespit edebildiğimiz bir darülkurra kayıtlara geçmiştir ki burası da Derviş Ağa’nın darülkurra medresesidir. Bu bakımdan on dokuzuncu yüzyıldaki bazı kayıtlarda “Pazaryeri Medresesi” şeklinde yer alan medresenin Pazaryeri Camii yakınındaki Derviş Ağa Darülkurra Medresesi olduğunu tahmin etmekteyiz.
Mesela aslen Birunabad Nahiyesi’nden olan el-Hac Mehmed Efendi b. el-Hac Ahmed b. Abdullah’ın, 21 Cemaziyelevvel 1247 (28 Ekim 1831) tarihli vakfiyesinde, “İzmir’de Pazaryeri Medresesi’nde sâkin” iken vakfını tescil ettiği yer almaktadır.
Mehmed Efendi, vakfettiği bazı mülklerin gelirini de Şadırvan Camii ile Pazaryeri Camii’nin aydınlatma ve görevlilerine ayırmıştır.
Darülkurra Medresesi’nin müderrisliğine kimlerin getirildiği konusunda elimizde herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Fakat İzmir’deki ayan aileleri arasında bu görevin genellikle aile içinden bir evlada, ehil bir evlat bulunmadığı taktirde damatlara hasredildiği diğer vakfiye örneklerinden bilinmektedir. Derviş Ağa’nın 1670’lerin başındaki vefatından hemen sonra varislerinin alacak talebiyle açtıkları davalarda çocuklarının isimleri görev ve elkablarıyla birlikte kaydedilmiştir.
Bunlar; “emîrü’l-ümerâi’l-kirâm Mehmed Paşa ve zahrü’l-müderrisîn Mustafa Efendi ve kıdvetü’l-emâsil Osman Ağa” ile “fahrü’l-muhadderât Ayşe Hatun”dur. Bu kayda nazaran, Derviş Ağa’nın vefat ettiği yıllarda Darülkurra medresesi müderrisliğinin oğlu Mustafa Efendi’de olması pek muhtemel görünmektedir.
Derviş Ağa’nın İzmir merkezindeki darülkurra medresesi vakfının idaresine 1698 yılı sonbaharında iki akçeyle Hüseyin mütevelli tayin edildi. Aynı dönemdeki görevli atamaları medresenin içinde bir mescid bulunduğuna da işaret etmektedir. Tahtânî denilen mescidin bilahare medrese avlusunda olduğu kayıtlıdır.
Mescitteki imamet vazifesi için verilen bir beratte vazifeye getirilen Hafız Hüseyin’in “darülkurrada şeyhülkurra ve mescidinde imam” olduğu belirtilmiştir. Ancak diğer atamalarda imamlık ile şeyhülkurralığın ayrı vazifeler olduğu ve imamlık ile müezzinliğin vakıf mütevellileri tarafından ifa edildiği görülmektedir.
Aktepe, Derviş Ağa’nın torunu Ayşe Hanım’ın, Pazaryeri’ndeki Darülkurra Medresesi içine bir cami inşa ettiğini ve bu caminin “Darülkurra Medresesi Camii” adını taşıdığını iddia etmektedir.
Ayşe Hanım’ın 1749 ve 1754 yıllarına ait vakfiyelerinde Derviş Ağa Darülkurra Medresesi talebelerine sadece tahsisat ayrıldığı yer almaktadır. Ancak kendisinin burada bir cami inşa ettiğine veyahut cami için görevli belirleyip vazife takdir ettiğine dair herhangi bir kayda rastlayamadığımızı belirtmekte fayda vardır. Vakıf muhasebe kayıtlarında da sadece Konak’taki Yalı Camii imamına maaş ödendiği görülmektedir.
Hurufat defterlerinde, Derviş Ağa Darülkurrası’na 1740’lı yılların başlarına kadar yapılan atamalarda medresenin bânisi Derviş Ağa olarak belirtildiği gibi yapının ismi de Derviş Ağa Darülkurra Medresesi olarak kaydedilmiştir. Fakat bu tarihten itibaren medresenin Derviş Mehmed Ağa veya Derviş Ağazâde Mehmed Paşa tarafından yaptırıldığı da yer almaya başlamıştır. Mesela 1740 yılı ilkbaharında hazırlanan bir tevcihte “Pazaryeri Mahallesi’nde Derviş Ağa bina eylediği mescidin şeyhülkurra ve imamı olan Hafız Hüseyin b. Ahmed’e” eski beratını zayi ettiği için yeni berat verildiği kayıtlıdır. Neredeyse on bir yıl sonra 1751 yılında ise benzer bir tevcihte “Pazaryeri Mahallesi’nde vâki Derviş Ağazâde Mehmed Paşa bina eylediği darülkurra medresesi evkafının vazife-i muayyene ile mütevellisi olan Şeyh Mehmed’in” rızasıyla görevini Ahmed Efendi b. Mehmed’e bıraktığı yer almaktadır.
Dolayısıyla önceleri Derviş Ağa adıyla kaynaklarda yer alan med rese sonraki yıllarda oğlu Mehmed Paşa’nın ismiyle de anılmaya başlanmıştır.
Kayıtlara nazaran kaptan-ı derya Dervişzâde Mehmed Paşa’nın medreseyi tamir etmiş olabileceği ileri sürülebilirse de bunu destekleyen herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Mehmed Paşa’nın kızı Ayşe Hanım, vakfiyesinde söz konusu medreseyi dedesi Deviş Ağa binası şeklinde kaydettirdiği gibi babasının bu medresede herhangi bir inşa veya tamir yaptırdığından da söz etmemiştir. Aynı vakfiyede darülkurra medreseninin dokuz hücresi bulunduğu da kayıtlıdır.
Derviş Ağa Darülkurrası’nda şeyhülkurralık yapmış olan çok sayıda müderris kayıtlara yansımıştır. Vakıf için 1698 yılı sonbaharından itibaren kayıtlara yansıyan görevli beratları kesintisiz şekilde 1827 yılı sonlarına kadar devam etmektedir. Bunlar arasında medrese şeyhülkurrasının yanı sıra vakıf mütevellisi, medrese mescidi imamı ve müezzinleri de bulunmaktadır. Darülkurra medresenin on dokuzuncu yüzyıl ortalarına kadar ayakta olduğuna işaret eden son beratte şeyhülkurra Seyyid Hasan b. Mehmed’in vefatıyla yerine oğlu Seyyid Mehmed Emin’in atandığı kaydedilmiştir.
Tespit edilen müderrisler ve görev yılları şu şekildedir. Mehmed (?-1716), Hafız Hüseyin b. Ahmed (1716- ),513 Hafız Mehmed b. Abdurrahman (1770- 1793), Hafız Hacı Ahmed b. Hacı Ahmed (1793-1795),515 Seyyid Hafız Hüseyin b. Ebubekir el-Mansûrî (1795-1812),516 Seyyid Hasan b. Mehmed (1812- 827), oğlu Seyyid Mehmed b. Seyyid Hasan (1827-?).
KAYNAK: OSMANLI DÖNEMİ İZMİR MEDRESE VE KÜTÜPHANELERİ ( Yasin TAŞ ) |
Derviş Ağa (Pazaryeri) Darülkurra Medresesi–(Konak Merkez) Fotoğraf Galerisi
|  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  | |
|