|
|
|
| DUYURULAR |  |
|
|
|
|
|
|
|
|
Faik Paşa Medresesi –Basmane - (Konak Merkez)
İzmir’de varlığını kayıtlardan tespit ettiğimiz erken tarihli medreselerden biri Faik Paşa Medresesi’dir. Bânisinin ismiyle anılan medrese bugün Altınordu mahallesi 967. sokakta yer alan Faik Paşa Camii önündeydi.
Maarif salnamesinde, Faik Paşa semtinde bulunduğu belirtilen medresenin bânisi olarak Faik Paşa kayıtlıdır. Fakat cami ve medreseye ait herhangi bir vakfiye kaydına rastlanılmadığı gibi Faik Paşa’nın kimliği hakkında açık bir malumat bulunmamaktadır.
Aktepe, on altıncı yüzyıl tapu tahrir defterlerindeki kayıtlara nazaran Faik Paşa Medresesi’nin, bu yüzyılın ilk yarısı veya daha öncesine ait olduğunu kabul etmektedir. Bânisinin, Fatih devri sonları ile Sultan II. Beyazid devrinde yaşayan ve Selanik ile Narda, Karlı-ili ve Yenice Varda’da birçok hayır eser bırakan Faik Paşa olabileceğini belirtmektedir.
Kanunî döneminde hazırlanan evkâf defterine göre bâni Faik Paşa, medrese ve caminin yanı sıra bir muallimhane de yaptırmış, bu yapılara malından bir kısım değirmen, bağ-bağçe ve dükkanlar vakfetmiştir. Aynı dönemde medresenin müderrislerine yevmî onbeş, talebelere beş, cami imam ve hatibine beş, müezzin ve kayyımına üç, mektep muallimine iki, aydınlatma ve hasır ihtiyacına da iki akçe ayrıldığı görülmektedir.
Söz konusu defteri yayımlayan Erdoğdu, buradaki kayıtların 1520’li yıllara ait olduğunu belirtmektedir. Bu bakımdan Faik Paşa Medresesi’nin bu çalışmada ortaya koyduğumuz İzmir medreseleri içinde, H. 708 (1308/1309) yılında yaptırılmış olan Kadı İlyas Medresesi’nden sonraki en eski medrese olduğunu belirtmek gerekir. Bir başka ifadeyle mevcut çalışmalardaki bilgilerden hareketle Osmanlı döneminde İzmir kaza merkezinde yaptırılan ilk medresedir denilebilir.
Mehmed Şemseddin kızı Kudsiye Molla, 15 Cemaziyelahir 1198 (6 Mayıs 1784) tarihli vakfiyesinde, vakıf mülkünden Faik Paşa Camii’ne ve medresesine çeşitli gelirler ayırdı. Vakfettiği berber dükkânı gelirini Faik Paşa Camii önündeki medresede müderris olanlara tahsis etti. Keza vakıf gelirinden on kuruşun da cami önündeki talebe hücrelerinin tamirine sarf edilmesini istedi. Bu kayda nazaran müteaddid tamiratlar geçirmiş olan medrese binasının, on sekizinci yüzyılda caminin ön tarafında bulunduğunu söylemek mümkündür.
On dokuzuncu yüzyıl ortalarına doğru kaydedilmiş olan evkâf muhasebe kayıtlarında Faik Paşa vakfının yıllık geliri 646 kuruş gösterilmiştir. Vakfın 1258-1265 (1842-1849) yılları arası sekiz senelik zaman diliminde toplam geliri 5.173 kuruş, gideri ise 4.598 kuruştur. Vakıf bünyesinde imam, hatip, meşihat, tevliyet, müezzin-kayyımlık, cüzhân, kitâbet, cibâyet, nezâret, dersiyye ve muallim-i sıbyan vazifelerinin yanı sıra müderris görevi de mevcuttur.
Müderrisin yıllık maaşı otuz kuruş gösterilmiş olup sekiz yıllık süreçte kendisine iki yüz kırk kuruş ödeme yapıldığı kayıtlıdır. Aynı süre zarfında yıllık olarak cami imamına yetmiş, hatibe on, meşihata kırk beş, tevliyete on beş, müezzinliğe kırk beş, dersiyeye kırk beş, sıbyan muallimine altı, cüzhâna on iki kuruş ödeme yapıldığı görülmektedir. Malî durumu ve gelir-gider dengesini yansıtan bu rakamalar, Faik Paşa vakfı bünyesinde önceki yüzyıllarda olduğu gibi cami, medrese ve mektep hizmetlerinin devam ettiği anlaşılmaktadır.
Önceki dönemlerden farklı olarak vakıf bünyesinde zamanla meşihat, cüzhânlık, katiplik, nâzırlık ve dersiâm cihetlerinin ihdas edildiği dikkat çekmektedir.
Arşiv kayıtlarında Faik Paşa’nın Hüdâyi vakfı mülhakatından olduğu yer almaktadır. Nitekim Vakıf Esas Defterinde bu vakfın ismi “İzmir’de Hüdâyî Şeyh Mahmud Efendi mülhakatından merhum Faik Paşa Cami-i şerîfi vakfı” şeklinde kayıtlıdır. Onsekizinci yüzyılda vakıf camisi için verilen berat tevcihlerinde ve Anadolu ahkam defterlerinde yer alan şikâyet kayıtlarında bu hususun vurgulandığını belirtmekte fayda vardır. Diğer taraftan Yapıcı Mahallesi’nde Hacı Mustafa Efendi’nin, bünyesinde cami ve medrese bulunan vakfı da Faik Paşa vakfı mülhakatı içinde gösterilmiştir.
On dokuzuncu yüzyılın sonlarında “Faik Paşa Cami-i şerîf medresesi” müderrislik vazifesi Şeyh Muhyiddinzâde Hafız Ali Haydar Efendi uhdesine tevcih edildi. Namazgah’taki Kurşunlu Medresesi’nden icazetli olan Ali Haydar Efendi rüştiyeden de birincilikle mezun olmuştu. Terakki Mektebi’nde yıllarca öğretmenlik yaptıktan sonra Faik Paşa Medresesi’ne müderris tayin edilmişti.Daha önce medresenin müderrislerine verilen yevmî on beş akçe vazife bu dönemde çok düşük seviyede kaldığından ve Faik Paşa vakfı gelirinin müsait olmasından dolayı Evkâf-ı Hümayun Nezâreti’nden alınan izin ile 1314 senesi Ağustos ayından itibaren Ali Efendi’ye aylık 100 kuruş ödenmesine karar verilmiştir.
Hafız Ali Haydar Efendi döneminde Faik Paşa Medresesi’nin yirmi üç talebesi mevcuttur. Aynı dönemde Kurşunlu Medresesi’nden sonra İzmir’de en fazla talebesi bulunan medrese burasıdır. Önceki yıllarda medreseden icazet alan bazı kimselerin açılan mekteplerde vazife aldığı görülmektedir. Nitekim 1901 yılında Sadık Efendi tarafından açılan Bürhanül-maarif mektebinin müdürü Faik Paşa Medresesi mezunlarından Edhem Beydi.
Faik Paşa Medresesi’nin ismine rastladığımız son belgelerden biri de Fatma bt. Mehmed’in vakfiyesidir. 5 Şaban 1319 (16 Kasım1901) tarihli bu vakfiyede, mahkeme kâtibi Ömer Tevfik Efendi’nin, Fatma Hanım’ın Faik Paşa Camii müezzini için vakfettiği evi “Faik Paşa Medresesi’nin dershânesinde” tescil ettiği yer almaktadır.
KAYNAK: OSMANLI DÖNEMİ İZMİR MEDRESE VE KÜTÜPHANELERİ ( Yasin TAŞ ) |
Faik Paşa Medresesi –Basmane - (Konak Merkez) Fotoğraf Galerisi
|  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  | |
|
|