Tarihi Mekanlar Kişisel Ansiklopedi Erol ŞAŞMAZ
  İZMİRİN ÖREN YERLERİ
  İZMİRİN MÜZELERİ
  İZMİRİN ENDÜSTRİ MİRASI
  İZMİRİN LEVANTEN EVLERİ
  İZMİRİN ÖZEL MEKANLARI
  İZMİRİN İLÇELERİ
  İZMİRİN CAMİLERİ
  İZMİRİN KİLİSELERİ
  İZMİRİN ŞEHİTLİKLERİ
  İZMİRİN ANITLARI
  İZMİRİN HANLARI
  İZMİRİN HAMAMLARI
  İZMİRİN KAPLICALARI
  İZMİRİN ÇEŞMELERİ
  İZMİRİN SU KEMERLERİ
  İZMİRİN KÖPRÜLERİ
      BORNOVA KÖPRÜLERİ
      BUCA KÖPRÜLERİ
      ALİAĞA KÖPRÜLERİ
      MERKEZ KÖPRÜLERİ
      BAYINDIR KÖPRÜLERİ
      BERGAMA KÖPRÜLERİ
      ÇEŞME KÖPRÜLERİ
      FOÇA KÖPRÜLERİ
      GAZİEMİR KÖPRÜLERİ
      KEMALPAŞA KÖPRÜLERİ
      KINIK KÖPRÜLERİ
      MENEMEN KÖPRÜLERİ
      ÖDEMİŞ KÖPRÜLERİ
      SELÇUK KÖPRÜLERİ
      MENDERES KÖPRÜLERİ
      TİRE KÖPRÜLERİ
      URLA KÖPRÜLERİ
  İZMİRİN KALELERİ
  İZMİRİN SAAT KULELERİ
  İZMİRİN TÜRBELERİ
  İZMİRİN MEDRESELERİ
  İZMİRİN KERVANSARAYI
  TARİH VE KÜLTÜR TURİZMİ

Mail listemize abone
olun, güncel
yayınlarımızdan
haberdar olun!

Bunun için,
Lütfen mail adresinizi girin.
  Ana Sayfa   |  İletişim   
Ayasuluğ Köprüsü – (Selçuk )

Selçuk ilçesi, İsa Bey Mah., Kuyumcu Mevkiindedir.

İki yöne hafif eğimli, En az 4 [yazılı tarihi kaynaklara göre 5 veya 7] gözlü, yuvarlak kemer formlu bir köprüdür.

Bugün görünen kısımlarında duvar örgüleri moloz taş örgüdür. Moloz örgü yer yer büyük taşların izlendiği daha muntazam kısımlar; yer yer de araları tuğla ve taş kırıkları ile doldurulmuş daha küçük moloz taş örgülü kısımlar olarak farklılık göstermektedir.

Kemer yüzeyleri tuğla örgüdür. Tuğlalar arasında yaklaşık 1 tuğla kalınlığına eşit derzler yer alır. Derzleri meydana getiren harcın içine taş ve tuğla kırıkları karıştırılmıştır. Kemer genişliği 35 cm’dir. Bu
genişlik yer yer tek bir tuğla ile, yer yer iki yarım tuğla ile karşılanmıştır.

Köprü cephelerinin bazı kesimlerinde 20. yüzyıl çimentosu ile yapılmış kaba sıvalar, dolgular gözlemlenmiştir . Köprünün alt (temel) kısımlarında, yapıyı gören tüm sayyahların bahsettiği gibi mermer öğeler olup olmadığı, bir kazı yapılmadan anlaşılamaz. Halihazırda mermer yahut herhangi bir düzgün kesme taş öğeye rastlanmamıştır.


Yapı büyük oranda alüvyon topraklar altında kalmıştır; ancak
~70’lik bir kısmı toprak üstünde izlenebilmektedir ki bu kısım da büyük oranda bitki istilası altındadır. Uydu görüntüleri incelendiğinde, Küçük Menderes’in -şu anda büyük oranda dolmuş, yapıya karşılık gelmeyen bir kısmında yarı kuru bir “azmak” halinde izlenebilen- eski bir yatağı üzerinde olduğu anlaşılmaktadır.

Kuzeybatı ucu bugün tarım arazilerine ulaşımda işlevli yerel bir asfalt yol ile kesilmiştir; güneydoğu ucu belirgin değildir; köprünün yoldan itibaren 28 m boyunca izlenebilen kalıntıları, bugün görünenden daha uzun olduğu izlenmi uyandırmaktadır. Genişliği dıştan dışa 4 m’dir. İzlenebildiği kadarıyla en büyük gözün açıklığı ~3,5 m’dir.


Tarihlendirme :

Köprüde bir kitabe görülmemiş, hakkında herhangi bir arşiv kaydınarastlanmamıştır. Efes-Selçuk yöresini arkeolojik, tarihsel ve coğrafi açılardan ele alan çeşitli güncel yayınlarda bu köprüden bahsedilmemiştir.

Tapu kadastro kayıtlarında köprünün bulunduğu parsel ve çevresi“Kuyumcu Mevkii” olarak kayıtlıdır. Buna mukabil, Kanuni Dönemi vakıf defterleri kayıtlarında; Hacı Sinan Türbesi Vakıf varlıklarından bahisle “Karye-i Kuyumcu”da bulunan bir dalyan, “Talyan ber nehr-i Mendüvez der civâr-ı köprü” ifadesiyle belirtilmiştir. 16. Yüzyıl kayıtlarında dolaylı olarak bahsi geçmiş olan köprünün, konumuz olan yapının ta kendisi olduğu anlaşılmaktadır.

Köprünün antik temellere dayanıp dayanmadığı sorusu, kazı ve temizlik çalışmaları yapılmadan kesin cevaplanması mümkün olmayan bir sorudur. Bu köprünün revaçtan düşmesinin, demiryolu inşasıyla kervan yolunun reveçtan düşmesine bağlı olarak başlamış olabileceğini düşündüren, nihayette demiryolunun bu yörede Alaman Boğazı denilen noktadan geçen güzergâhın tamamen terk edilmesine neden olduğunu belirten çalışmalar varsa da geç dönem tamirat izleri köprünün 20. yüzyılda da kullanılmış olduğunu göstermektedir.
Kanımızca revaçtan düşme, akarsuyun yatak değişimi ve akabinde karayolu alternatifinin oluşması ile gerçekleşmiştir.


Sonuç olarak; halihazırdaki mimari veriler sağlıklı değerlendirme yapmaya imkân veren yeterlikte değildir; ancak, gözlemlenebilen kalıntılar tarihî verilerle bir arada düşünüldüğünde, orijinalde Roma yahut Bizans temelleri üzerinde olması muhtemel olmakla birlikte, mavcut kalıntıların 14-15. yy’larda inşa edilmiş olması gerektiği kanaatindeyiz. Ancak yapı Osmanlı egemenliği süresince sürekli kullanılmış, aralıklarla onarımlar geçirmiş olmalıdır.

KAYNAK: BÜYÜK MENDERES, KÜÇÜK MENDERES ve GEDİZ HAVZALARINDAKİ TÜRK DÖNEMİ KÖPRÜLER ( Ender ÖZBAY )
FOTOĞRAFLAR: EROL ŞAŞMAZ
Ayasuluğ Köprüsü – (Selçuk ) Fotoğraf Galerisi