Tarihi Mekanlar Kişisel Ansiklopedi Erol ŞAŞMAZ
  İZMİRİN MEDRESELERİ
  İZMİRİN LEVANTEN EVLERİ
  İZMİRİN ÖREN YERLERİ
  İZMİRİN MÜZELERİ
  İZMİRİN ENDÜSTRİ MİRASI
      SELÇUK MİRASLARI
      BAYRAKLI MİRASLARI
      ÖDEMİŞ MİRASLARI
      BORNOVA MİRASLARI
      GAZİEMİR MİRASLARI
      DİKİLİ MİRASLARI
      TİRE MİRASLARI
      KARŞIYAKA MİRASLARI
      ALİAĞA MİRASLARI
      KEMALPAŞA MİRASLARI
      BUCA MİRASLARI
      ÇİĞLİ MİRASLARI
      KONAK MERKEZ MİRASLARI
      BAYINDIR MİRASLARI
      BERGAMA MİRASLARI
      ÇEŞME MİRASLARI
      FOÇA MİRASLARI
      URLA ENDÜSTRİ MİRASLARI
  İZMİRİN ÖZEL MEKANLARI
  İZMİRİN İLÇELERİ
  İZMİRİN CAMİLERİ
  İZMİRİN KİLİSELERİ
  İZMİRİN ANITLARI
  İZMİRİN ŞEHİTLİKLERİ
  İZMİRİN HANLARI
  İZMİRİN HAMAMLARI
  İZMİRİN KAPLICALARI
  İZMİRİN ÇEŞMELERİ
  İZMİRİN SU KEMERLERİ
  İZMİRİN KÖPRÜLERİ
  İZMİRİN KALELERİ
  İZMİRİN SAAT KULELERİ
  İZMİRİN TÜRBELERİ
  İZMİRİN KERVANSARAYI
  TARİH VE KÜLTÜR TURİZMİ

Mail listemize abone
olun, güncel
yayınlarımızdan
haberdar olun!

Bunun için,
Lütfen mail adresinizi girin.
  Ana Sayfa   |  İletişim   
İZMİR’DE İLK BUHARLI DEĞİRMEN / UN FABRİKASI - HALKAPINAR- KONAK MERKEZ

İzmir vapur( buharlı) değirmeni 1846 yılında üretime geçen İzmir Kağıt Fabrikası'ndan sonra çağdaş teknolojinin ve buhar gücünün uygulandığı ikinci bir işletme olması yönünden dikkati çekmektedir.

İzmir'de bir buharlı un fabrikasının kurulmasının gerekçelerini şöyle özetleyebiliriz. Her şeyden önce şehir nüfusunun giderek artması, su ve rüzgar gücüyle çalışan değirmenlerin şehrin un ihtiyacını karşılayamaz bir duruma gelmesi önemli bir etken olarak göz önünde bulundurulmalıdır.

Öte yandan gerek İzmir'in içinde gerekse çevresinde bulunan değirmenler, ahalinin zaruri ihtiyaç maddelerinden olan unu öğütmeye yeterli gelmiyordu. Kaldı ki karayoluyla Anadolu 'nun içlerinden İzmir'e getirilen un, hem niteliksiz hem de yeterince ince değildi. Nakliye giderleri de unun fiyatının artmasına yol açıyordu. Bu durum doğal olarak unun daha pahalıya satılmasını zorunlu kılmaktaydı. İşte bütün bu sakıncaları gidermek için İzmir'de kumpanya yani şirket veçhile bir buhar değirmeninin açılmasına girişilmiştir.

İzmir'de bir buhar değirmeni yapımı için ilk başvuruların 1847 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. 25 Ramazan 1263 (6 Eylül 1847) tarihli bir belgeden anlaşıldığına göre, Midilli ceziresi ahalisinden Mehmet Necip ve Rıza Beylerle Avrupa tüccarından Mimar İstirati ve Manol Desaki Midilli adasında bir buhar değirmeni inşa etmek için "kumpanya veçhile” bir şirket kurmuşlardır. Sözkonusu değirmene şiddetle ihtiyaç duyulduğundan, su ve yel değirmenlerine kesinlikle zarar vermemek ve sahilde kurulmak üzere gerekli izin verilmiştir.

Aynı belgeden anlaşıldığına göre. Adı geçen kişiler, İzmir'de de bir vapur değirmeni açmak için girişimde bulunmuşlardır. İzmir'in Punta (Alsancak) semtinde bir buharlı değirmen inşası için başvuru yapılmış

Yapılan başvurunun olumlu karşılandığı ve. gerekli ruhsatın verildiği aynı belgede yer alan Meclis-i Ziraat ve Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye'nin karar suretinden anlaşılmaktadır.

Ancak Punta'da üzerinde değirmen kurulması tasarlanan boş arsa sahibinin adı, imtiyaz verilen kimseler arasında geçmemektedir. Kaldı ki bu ilk buharlı değirmenin kurulup işletmeye açıldığı da anlaşılamamaktadır. Çünkü 1849 yılında İzmir'de bir buharlı değirmen inşası için yeni bir girişimde bulunulduğu anlaşılmakta, fakat daha önce kendilerine ruhsat verildiğini gördüğümüz kişilerin adları geçmemektedir. Bu bakımdan, yeni bir belge ortaya çıkıncaya kadar ve kaydı ihtiyatla, İzmir'de ilk buharlı değirmen kurmak için yapılan başvurunun gerçekleşmediğini ileri sürebiliriz. Kaldı ki asıl üzerinde duracağımız buharlı değirmen Punta yani Alsancak'ta değil, Halkapınar'da işletmeye açılmıştır.

1849 yılında, İzmir'de "kumpanya yani şirket veçhile” buharlı bir değirmen kurulması için sayısal verilere dayanan ayrıntılı bir "fizibilite” çalışmasının yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre buhar değirmeni 60 beygir gücünde, on iki taşlı ve yılda 420.000 key170 buğday işleyecek kapasitede olacaktır. Değirmen imtiyazı, izmir ve çevresini kapsamak üzere 15 yıl olarak belirlenmiştir. Yani bu süre içinde hiç kimseye İzmir ve çevresinde ikinci bir buharlı değirmen imtiyazı verilmeyecektir.

Kumpanya, bu imtiyaza karşılık evkaf-ı hümayuna "ruhsatiye” adı altında yılda 8.000 kuruş ödeyecektir. Kumpanyanın, değirmeni kurması, işletmesi, kâra geçmesi için bu on beş yıllık süre yeterli görülmektedir.

Avrupa'da ve İngiltere'de bulunan değirmen sahiplerinden gerek sözlü gerek yazılı olarak alman bilgilere göre, on iki taşlı bir değirmen 24 saat içinde 24 keyi (I keyi 17 kg buğdaya eşitti.) Bu da yaklaşık 22.08 litre buğday) öğütebilmektedir. Bu durumda buğdayın kilesi tahminen 18 kuruştan hesap edilecek olursa; has unun kıyyesi 46 paraya verilebilecektir. Değirmenin yılda 300 gün işleyebileceği, ancak çeşitli olasılıklar göz önüne alınarak, yıllık çalışma süresinin yalnız 260 gün olarak hesap edildiği görülmekledir. Öğütülen unun 46 paraya verilmesi durumunda bile kumpanyaya zarar gelmeyecektir. Kaldı ki buharlı değirmende elde edilen unun her kıyyesinin maliyeti 2 parayı geçmemektedir.

Vapur değirmeni kumpanyasının 15 Cemaziyülahır 1265 (8 Mayıs 1849) tarihli beyannamesine göre, mart ayında başlaması gereken inşaat havaların kötü gitmesi yüzünden aksamış ve hissedarlar tarafından seçilmesi gereken iki muavinin seçimi de gecikmiştir. Daha sonra bu seçim sorunu çözülmüş, Mösyö Edward ile Mösyö Lakonti oy çokluğu ile muavinliğe getirilmiş ve kumpanyanın yönetim kurulu oluşturulmuştur. Ancak hisse senetlerinin tahsilinde bazı zorluklar olduğu anlaşılmaktadır. Bu beyannamenin dar kenarında verilen Aralık 1849 tarihli bir şerhte değirmenle ilgili bütün işlemlerin tamamlandığı ve yakında kuruluşun işletmeye açılacağı belirtilmektedir . Değirmenin 1850 yılı başlarında işletmeye açıldığını söylemek yanlış olmasa gerektir.

İzmir'de çalışmaya başlayan bu ilk buharlı un fabrikasının bir süre sonra zarar etmeye başladığını arşiv belgeleri doğrulamaktadır. Nitekim gurre-i cemaziyülevvel 1270 (30 Ocak 1854) tarihli bir belge, söz konusu işletmenin durumuyla ilgili olarak oldukça ayrıntılı bilgiler vermektedir. Buna göre vapur değirmeni geçici olarak tatil edilmiş, mevsim dolayısıyla su değirmenleri de işlemediğinden İzmir'de büyük bir un sıkıntısı baş göstermiştir, Buna bağlı olarak un fiyatları da epeyce yükselmiştir. Bu sıkıntıyı gidermek için çevre kazalardan un getirtilmesi yolları araştırılmış. Anlaşıldığına göre kumpanya suretiyle inşa ettirilmiş olan un fabrikası bir süre hissedarlar tarafından idare edilmiş, bundan olumlu bir sonuç alınamadığı için olacak, değirmen beş yıllığına Osmanlı uyruğundan Maltaş'a ihale edilmiştir.

Maltaş'ın da iflasının kesinleştiği sonucuna varılmıştır. Bu bakımdan ihalenin feshi ve değirmenin açık arttırma ile yeniden ihale edilmesinin uygun olacağı görüşü ağır basmıştır. Bütün bu çalışmalar süresince fabrikanın hükümet tarafından işlettirilmesine devam edildiği anlaşılmaktadır.

Büyük umutlarla işletmeye açılan İzmir'deki bu ilk buharlı un fabrikası, Tanzimat döneminde kurulan birçok fabrikanın akıbetine uğramaktan kurtulamamıştır.

Nitekim izmir'de buharlı un değirmeninden önce açılan kağıt fabrikasının da bir süre işletildikten sonra yüzüstü bırakıldığını görüyoruz. İç ve dış koşullar, sermaye birikiminin yetersizliği, Kapitülasyonların bağlayıcı niteliği, yönetimdeki aksaklıklar, teknolojinin yenilenememesi, yabancı ürünlerle rekabet olanaksızlığı vb. nedenler ile herhalde bu ilk sanayileşme çabalarını olumsuz yönde etkilemiştir.

KAYNAK: Zeki ARIKAN - Abdullah MARTAL
FOTOĞRAFLAR: İNTERNETTEN ALINDI. (TAHMİNİ)
İZMİR’DE İLK BUHARLI DEĞİRMEN / UN FABRİKASI - HALKAPINAR- KONAK MERKEZ Fotoğraf Galerisi