Tarihi Mekanlar KiÅŸisel Ansiklopedi Erol ÅžAÅžMAZ
  Ä°ZMÄ°RÄ°N ÖREN YERLERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N MÃœZELERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N ENDÃœSTRÄ° MÄ°RASI
  Ä°ZMÄ°RÄ°N LEVANTEN EVLERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N ÖZEL MEKANLARI
  Ä°ZMÄ°RÄ°N Ä°LÇELERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N CAMÄ°LERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N KÄ°LÄ°SELERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N ANITLARI
  Ä°ZMÄ°RÄ°N ÅžEHÄ°TLÄ°KLERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N HANLARI
  Ä°ZMÄ°RÄ°N HAMAMLARI
  Ä°ZMÄ°RÄ°N KAPLICALARI
  Ä°ZMÄ°RÄ°N ÇEÅžMELERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N SU KEMERLERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N KÖPRÃœLERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N KALELERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N SAAT KULELERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N TÃœRBELERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N MEDRESELERÄ°
  Ä°ZMÄ°RÄ°N KERVANSARAYI
  TARÄ°H VE KÃœLTÃœR TURÄ°ZMÄ°

Mail listemize abone
olun, güncel
yayınlarımızdan
haberdar olun!

Bunun için,
Lütfen mail adresinizi girin.
  Ana Sayfa   |  Ä°letiÅŸim   
Manavur Deresi Kangölü Su Kemerleri 2 - BUCA

Manavur Deresi Kangöl'den doğarak Kozağaç üzerinden Buca'nın güney kırsalına ulaşarak, buradan Kızılçullu Çayı'na dökülen deredir. Osmanlı Dönemi'nde Rumlar tarafından Kozağaç deresi olarak adlandırılmıştır. Günümüzde suyu kışları ve bazen de baharlarda, çok az akmaktadır.

Kangölü su kemerleri Buca’nın güneyindeki Kozağaç Mevkii ve doğusundaki Tahtalı Platosu, Nif Dağı’na kadar verimli topraklara ve doğal zenginliğe sahip bir bölgedir. Burada yetiştirilen ve İzmir’e gönderilen bitkisel ürünlerin yanı sıra zengin su kaynakları da, kentin içme ve kullanma suyunu sağlamaktadır. Yol üzerindeki birkaç su değirmeni de, ek kanallar vasıtasıyla getirilen suları endüstriyel amaçla kullanmaktadır.

Yapılan araştırmalarda; MÖ 8. yüzyıldaki Ionia Kolonizasyon Dönemi’nden itibaren Buca çevresindeki su kaynaklarının kullanıldığı ve etrafında ilk koloni yerleşimlerinin kurulduğu anlaşılmıştır. Bölgenin en iyi korunmuş su hattı olarak Kangölü Suyolu’na ait kalıntılar ve mimari elemanlar araştırma kapsamına alınmıştır.

Kangölü Suyolu, Buca yerleşim merkezinde diğer kaynaklarla birleşerek, Kızılçullu (Osmanağa) Su Kemerleri’ne kadar toplamda sekiz km yol kat etmektedir. Buca yöresinden toplanan sular bu yolla Pagos (Kadifekale) eteğindeki depolara taşınıyor ve antik Smyrna’nın içme suyu ihtiyacını karşılıyordu.


Roma Dönemi’ne tarihlenen İkinci Su Kemeri’nde, dere yatağı geniş olmamasına rağmen, toplam açıklığın 31,41 m. ve dere yatağından 4,42 m. yüksekte olduğu tespit edilmiştir . Beden genişliği 1,62 m. olup, bunun ortasında 0,51 m. genişliğinde ve 0,43 m. yüksekliğinde açık bir kanal bulunmaktadır. Yarım daire kemerler kesme taşlardan oluşmasına rağmen tüm yapı, Roma Dönemi moloz taş duvar tekniğinde (opus incertum) inşa edilmiştir.

Orta kemerin net genişliği 5,27 m, yarıçapı 2,64 m. ve kilit taşının dere yatağından yüksekliği 3,12 m’dir. Ana kemerin her iki yanında, memba yönünde üçgen prizma formundaki selyaranlara ait izler görülmektedir. Diğer kemerler de benzer mimari düzene sahip olmakla birlikte, genişlikleri 3,62; 3,18 ve 2,10 m. olarak değişmektedir. Su kemerinin bazı yerlerinde, yapının uzun yıllar boyunca kullanıldığının kanıtı sayılabilecek, yaklaşık 0,20 m. kalınlıkta karbonat tortu tabakası (sinter) bulunmaktadır.

Su hattı ikinci kemeri geçtikten sonra iki kanal halinde vadi boyunca kuzeye, Buca yönüne doğru 560 m. kadar devam etmektedir. Genelde birkaç taş sırası takip edilebilen
suyolu bazı yerlerde iki metreye kadar korunmuştur. Kanallar arasında yaklaşık iki metre açıklık ve bir metre yükseklik farkı olacak şekilde, paralel olarak tepe yamacını takip etmektedir. Alttaki su hattının daha önce yapıldığı, kullanım süresi dolduğu veya zamanında büyük tahribata uğradığı için yanına ikinci hattın yapıldığı varsayılmaktadır. Kemerden 300 m. uzakta su hattı üzerinde, tepenin içlerine doğru ilerleyen 1,01 m. genişliğindeki tünel üçüncü su kaynağına bağlanmaktadır.

Tarihleme
Antik İzmir (Smyrna) kentinde fazladan su ihtiyacının belirmesiyle birlikte, Roma Dönemi’nde yeni suyolları inşa edildiği bilinmektedir. Dolayısıyla, İzmir suyollarının çoğunlukla Roma Dönemi’nde tasarlandığı, fakat sonraki dönemlerde tamirat, bakım ve yeniden yapma gibi işlemlerle günümüze kadar geldiği düşünülmektedir. Antik dönemde, yerçekimi etkisiyle taşınan yerlerde açık kanallar, basınç gerektiren yerlerde ise boru şeklindeki künkler kullanılmaktadır . Kangölü su hattında ise; hem açık kanal (specus) hem de pişmiş toprak künk (fistula) sistemleri birlikte uygulanmıştır. Çevrede bulunan çok sayıda pişmiş toprak parçalara göre, künkler İzmir Karapınar Suyolu’ndaki ve Efes Arkadian Caddesi üzerindeki künklerle aynı ölçülerdedir. Bu ölçüler; Frontinus (I, 50) ve Vitruvius’un (Fahlbusch, 1979, 9, tab. 1) verdiği bilgilere dayanarak, Roma normlarına göre 40’lık boru kullanıldığını göstermektedir.


Kaynak: İzmir'de Yeni Bir Keşif: Kangölü Su Kemerleri - EGE MİMARLIK http://egemimarlik.org

FotoÄŸraflar: Erol ÅžaÅŸmaz
Manavur Deresi Kangölü Su Kemerleri 2 - BUCA Fotoğraf Galerisi