|
|
|
| DUYURULAR |  |
|
|
|

|
|
|
|
|
KİRAZ İLÇESİ
Kiraz, İzmir'in doğusunda yer alır. İl merkezine uzaklığı 142 km'dir. Kuzeyinde Manisa ilinin Salihli ilçesi; yine kuzeyinde ve doğusunda Manisa'nın Alaşehir ilçesi; batısında Ödemiş; güneyinde Beydağ ve Aydın ilinin Nazilli ilçesi ile çevrelenir.
İlçenin yüzölçümü 586 km²'dir. 52 köyü bulunmaktadır. Bağlı beldesi yoktur.
2011 Yılı Genel Nüfus Sayımı`na göre toplam nüfusu 44.587`dur. Bu nüfusun 8.721`i merkezde, 35.866`sı belde ve köylerde yaşamaktadır.
İlçede 47 İlköğretim Okulu, 3 Orta Öğretim, 1 Halk Eğitim merkezi,1 Mesleki Eğitim Merkezi,1 Yatılı İlköğretim Bölge Okulu bulunmakta; 7291 öğrencinin eğitim gördüğü bu okullarda 377 öğretmen görev yapmaktadır.
İlçede, 1 sağlık Grup Başkanlığı,1 Devlet Hastanesi, 4 Sağlık ocağı, 1 Ana Çocuk Sağlığı, 1 Verem savaş Dispanseri hizmet vermektedir.
İlçe ekonomisinde tarım ve hayvancılık önemli bir yer tutar. Yörede yetişen başlıca ürünler patates, tütün, pamuk, zeytin, kestane, ceviz ve üzümdür.
İlçenin tarihini yansıtan başlıca eserler arasında Hisar Kalesi, Yağlar Kalesi, Kayacık Hisar Kalesi sayılabilir. İlçede bulunan Aydınoğlu Camii, Suludere Camii ve Hamamı Osmanlı dönemi M.S. 1300 yıllarında Türkler Keleş adını vermişlerdir. Daha sonra cumhuriyet döneminde Kiraz adını almıştır. İlçedeki tarihi eserler arasında Aydınoğlu camii, Suludere camii ve hamamı, Hisar kalesi ve Yağlar kalesi önemlidir.
Bağları ve meyve bahçeleriyle ün yapmış Kiraz, ve ova köyleri önemli bağcılık ve tarım merkezidir. Dağlık bölgede yerleşik köylerde, arazinin uygun olmaması nedeniyle bahçe tarımı olanakları sınırlıdır. Özellikle; Umurlu, Karabolu, Dokuzlar, Taşlıyatak köylerinde kestane ve kiraz üretimi ve genel olarak da küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır.
İZMİR’in şirin ilçesi KİRAZ’ın TARİHÇESİ
Eski çağda, küçük Menderes Irmağı, bugün ilçemizin içinden geçen Küçük Menderes Kaystros adını taşıyordu. Tmolos bugün Bozdağlar’dan kaynaklanan bu ırmak, bereketli bir vadi içinden akarak Ephesos (Efes) Kenti’nde Ege Denizi’ne ulaşır. Antik Çağ’ın eski ozanlarından İzmirli Homeros’un İliada adlı destanında günümüzden 2800 yıl kadar önce (yaklaşık olarak M.Ö.8.yy) çayırlarında kazlar, turnalar ve uzun boylu kuğuların sürü sürü yayıldığı bilinene Küçük Menderes Vadisi Asia adını taşıyordu. Sonradan büyük bir kıtaya verilecek olan ad, önceleri yalnızca yöremiz için kullanılmaktaydı. Kiraz Yöresi’nde sonraları Asos adı ile anılan bir çayırlığın bulunması, bu eski adın uzun süre korunduğuna işarettir.
Bölgenin en erken M.Ö.3. bin yılın başlarında, günümüzden 5.000 yıl kadar önce yerleşimin bulunduğu anlaşılmaktadır. Yöremiz yakınlarındaki höyük ya da mezarlarda ele geçirilen bulgular, İlk Tunç Çağı denen bu dönemde Küçük Menderes Vadisi İnsanları’nın bir yandan kuzeydeki Çanakkale Yöresi; öte yandan Ege Adaları ve son olarak da Denizli Yöresi kültürleri ile ortak özelikleri paylaşan yerel bir kültüre sahip olduğunu göstermektedir. Ancak Kiraz ve yakın çevresinde ayrıntılı bir arkeolojik yüzey araştırması yapılmadığı için daha açık bilgilere sahip değiliz. M.Ö.2. bin yılında, Hitit Çivi Yazısı Belgeleri’nde Assuwa diye anılmaya başlayan bu bölge bir takım yöresel krallıkların geliştiği anlaşılmaktadır. Söz konusu dönemde bölgenin Orta Anadolu Hitit Kültürü’nden ve batıdaki Yunan Dünyası’ndan kimi etkiler almakla birlikte, Batı Anadolu Karakteri sürdüğü söylenebilir. Ancak araştırmaların yetersizliği yüzünden Orta ve Son Tunç Çağı olarak adlandırılan bu dönem pek fazla bir şey bilinmemektedir.
Anadolu M.Ö 1200 yılarından itibaren Balkanlar’dan gelen ve yüzyıllarca sürecek olan göçlerin etkisi altına girmiştir. Bu göçlerin etkileri, Küçük Menderes Vadisi’nde de görüldü. Balkan kökenli Maionlar, Gediz Vadisi’ne girerek bu yöreye Maionia adını verdiler. M.Ö. 7.yy’ ın başlarından itibaren ise Gediz ve Küçük Menderes Vadileri Lidya olarak anılmaya başlandı. Adını, Lid denilen Hint- Avrupalı Ulus’ dan alan Lidya’da M.Ö. 7.yy başlarında büyük bir devlet kuruldu. Başkenti Salihli Yakınları’ndaki Sard (Sardes) olan Lidya Devleti, M.Ö. 540 tarihlerine değin Kızılırmak’a kadar tüm Anadolu’nun egemeni oldu.
Lidyalılar döneminde, Kiraz önemli bir merkez olmalıydı. Çünkü ilçe merkezi girişinde ve yakınlarında definecilerce tahrip edilmiş yığma toprak tepeler halindeki mezar anıtları bu döneme tanıklık etmektedir. M.Ö. 540 tarihlerinde Lidya Devleti’ne, İran’dan gelen Persler’ in son vermesi üzerine Küçük Menderes Vadisi de Pers Egemenliği altına girdi. M.Ö. 334 tarihine değin süren Pers Yönetimi sırasında vadiye İranlılar da yerleştiler. M.Ö. 334 yılında Büyük İskender tarafından özgürlüğüne kavuşturulan bölge, İskender’in ölümünden sonra generaller arasında çekişme konusu olmuştur. M.Ö. 188 yılından sonra Bergama Krallığı’nın eline geçen Küçük Menderes Vadisi III. Attalos’un M.Ö. 133 yılındaki ölümü sırasında krallığını bir vasiyetname ile Roma Krallığı’na bırakması ile vadi, yeni kurulan Asia Eyaleti’ne bağlandı.
Romalılar Dönemi’nde, Küçük Menderes Vadisi’nin Ortaları’nda yaşayanlara Kaystrioanoi (Kaysroslular), yukarı kesim olan Kiraz Yöresi’nde yaşayanlara da Kilbianci (Kilbisliler) adı verilmişti. Kilbis, Kilbiya ya da Kilbianos; içinden Kaystros Irmağı’nın aktığı Kiraz Yöresi’nin genel adıydı. M.Ö. 1. yy’dan itibaren kıyıdaki zengin ve güçlü liman kenti Ephesos’un etki alanı içine giren Kiraz Yöresi bu süreç sonrası Efesliler’in Kilbiası (Cilbiani Agri Ephesiorum) adını aldı. Aydın Dağları (Messogis) v Bozdağlar (Tmolos) arasındaki bu zengin ve güzel vadi, özellikle hızlı koşan atları ile ünlüydü. Bugün olduğu gibi eski çağda da anayollardan uzak, izole bir yapısı olan bu yörede kabile yaşamı Roma Dönemi’nde de devam etti. Örneğin M.S. II.yy sonlarına gelindiğinde tüm Anadolu’da eski kabile düzeni yerini yavaş yavaş kent yaşamına bırakmış olmakla beraber, Kiblis Vadisi’nin Yukarı Kesimleri olan Kiraz Çevresi’nde eski düzen devam etmekteydi. Ancak bu tarihlerde Koloe ya da Kolose’nin ve Palaiapolis (Beydağ) birer kent olarak belirişleriyle düzenin kentleşme yönünde değişmeye başladığı görülmektedir. Hakkında fazla bilgi olmayan Koloe ve Kolose’nin antik adı yakın zamanlara değin Keles olarak korunmuştu. Romalılar zamanında gelişn Koloe, güneyindeki komşusu Palaiapolis ile birlikte Kilbianoi adı il ortak sikke bastırmıştı.
Hıristiyanlık Dönemi’nde önem kazanan kent, M.S V. yy’ dan sonra bir piskoposluk merkezi idi. Oldukça elverişli bir iklime sahip olan Kiraz ve Yöresi tarih öncesi çağlardan beri uygun koşullar taşımasından dolayı yoğun bir biçimde yerleşime sahne olmuştur. Çevredeki tarihi eserleri ve kazılarda ele geçirilen heykelleri inceleyen arkeologlar ilçenin İonlar zamanında kurulduğunu öne sürmektedirler. Ayrıca ilçe tarihinin Hititler’e kadar uzandığını ve o dönemde bölgeye, Küçük Menderes Havzası’nda, etrafı dağlarla çevrili, düz bir arazi üzerine kurulan ilçeye, kışın sert soğundan koruyan barınak anlamına gelen Kleos adı verilmiştir. Kiraz İlçesi’nin kuruluşuna dair ikinci bir iddia ise Bizans Dönemi’nde yerleşim merkezi haline getirildiğidir. Bu dönemde Çanakova anlamına gelen Kilos adı verilmiştir.
İlçemizin, Anadolu Selçuklular Zamanı’nda önemli yerleşim yeri olmasının kanıtı ise ilçemizi içinde, Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan İsa Bey Camisi’dir.
Cevizli Köyü’nde bulunan tarihi yapılar, Suludere Köyü’ndeki hamam, değirmen ve cami, Hisar Köyü’ndeki kale Selçuklu Mimarisi’nin en güzel örneklerini temsil etmektedir. Hisar Köyü’ndeki küçük kale, detaylı incelendiğinde, M.Ö 1.yy’da inşa edildiği ve daha sonraki dönemler olan Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri’nde onarım gördüğü, asıl bedeninin eskiyi dayandığı ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Dönemi’nde güzel yer anlamına gelen Keles ismi, Cumhuriyet Dönemi’nde Kiraz olarak değiştirilmiştir.
İlçemizin bazı köylerinde bulunan kral mezarları, bu yörede İon, Orek, Lidya, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Uygarlıkları’nın hüküm sürdüğünü göstermektedir.
Kiraz İlçesi bütün uygarlık dönemlerinde tarım ve hayvancılık merkezi olarak ün yapmıştır. Bunun kanıtı ise, Ödemiş sınırları içinde bulunan Yılanlı Kalesi ile Kiraz sınırları içinde bulunan Hisar Kalesi arasında döşeli olan toprak boruların süt ve su nakli için kullanılmış olmasıdır.
Kurtuluş Savaşı sırasında Kirazlı Kuva-i Milliyeciler, bölgenin düşman işgalinden kuruluşunda büyük yararlılık göstermişlerdir. İsimleri bilinen Kuva-i Milliyeciler; Molla Hasan, Murat Bey, Musa Bey, Çavuşdağlı Kabakoğlu ve Çavuşdağlı Hacı Ahmet’dir. Bu vatan sever Kuva-i Milliyeciler, Binbaşı Çolak İbrahim komutasında görev almışlardır. Kiraz Halkı, bir caddesine Çolak İbrahim Caddesi ismini vererek şükran duygusunu dile getirmeyi amaçlamıştır.
Kiraz, 1948 yılında Ödemiş’e bağlı bir nahiye olma özelliğinden ayrılmış ve ilçe olarak tanımlanmıştır. |
KİRAZ İLÇESİ Fotoğraf Galerisi
|  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  |  | |
|
|